28 Aralık 2014 Pazar

Hobbit " Yüzük Degil, Bir Hobbit Efsanesi "





Son Hobbit serimiz " Hobbit Beş Ordunun Savaşı " destansı son ile finale gidiyor. Tam bir görsel şölen, izlerken ilk iki seriden keyif alanlar sonuncusunu daha çok sevecekler. Ben hikayeyede değinecegim ama ondan daha çok yapılan bir yanlıştan bahsetmek istiyorum.
Yüzüklerin Efendisi serisi ile Hobbit serisini karşılaştırmak çok büyük bir yanlış. Bu Hobbit ve cücelerin hikayesidir. İkisi farklı değerlendirilmeli, Yüzüklerin Efendisi gibi değil demek, bence büyük yanlıştır. 11 Ekim 1999 da dünyada bana göre başka bir yönetmenin beceremiyecegi bir şeyi saygı değer Peter Jacksonın hayalleri ve tasviri sonucu çekimleri ile bize bir efsaneyi sadece kitaptaki gibi değil, kendisinin muazzam hayal gücü ilede  gösterdi. Hobbit serisinin sonuncusu ile karşımızda olan Peter Jackson, ilk Yüzüklerin Efendisinde parça parça değil bir kerede çekmisti. Aynı mantığı Hobbit serisindede kullandı.


Matrix serisinin çekimlerinden sonra sinema tekniği çok değişti. Wachowski kardeşler Birinci basamak olarak bu geniş kapsamda bilgisayar tekniğinin kullanıldığı en gerçekçi sahnelere imza attı. İkinci basamak Peter Jacksonun çoğaltma ve görüntü canlılığı tekniği ile çok değişmiştir. Bu çekimler yapıldıktan sonra hollywood hep bu çoğaltma tekniğini kullanmıştır.
Çoğaltma tekniği " Bir stat yada savaşalanında yüzlerce insanın dikkatlice çoğaltildigi hareketlerin farklı ve canlı olduğu, yüzlerce insan çoğaltma tekniğidir. "  Gollum'â uygulanan yüz mimik çalışmasındaki detaylar sinema tarihindeki gerçekçiliğe en yakın çekimdir. Dijital görüntü kalitesini 10 kat arttırmıştır. Bunların hepsi Yüzüklerin Efendisinde olmuştur.
hobbit-bes-ordunun-savasi-turkce-altyazili-fragmani_7918919-2731_1200x630
Hobbit serilerinde ise hem bu teknikler kullanılmış hemde üstüne sinema standartı olan 24 kare ( 24 FPS ) yerine 48 kare ( 48FPS ) çeken Peter Jackson filmin 3 boyut canlılığını çok arttırmıştır. Görüntüde gerçekçiliğe çok yaklaşmıştır. Tabi biz bunu çok göremedik çünkü çektiği görüntü ve teknik görselliği yansıtacak sinema teknolojisi Turkiyede yapılmadı. Yani Peter Jacksonın başarısını tam anlamamıza imkan yok. Koca kitabı 9-10 saat arasına mucize şekilde sahneleri serpiştirilen Peter Jacksonın başarısı bence Yüzüklerin Efendisi gibi Hobbit serisindede devam ediyor.
Hobbitin 3 seriside sıkılmadan izleniyor. Kitabını okuyanların çoğu bilir. Hobbit Efsanesi Yüzüklerin efsanesine göre daha ağır daha az aksiyon taşır. Bu yüzden bunu bile renkli bir sunumla, yıllar sonra bile konuşacagınız bir film haline getiren Peter Jacksona oturduğumuz yerden ahkam kesmek yanlış olur. Bugün Hobitlerin evleri, elflerin yaşadığı evler, stüdyoda oluşturulan bölümlerden bir kaçı, hala bozulmadan duruyor. Turlar sergileniyor ve geziniliyor. Bazı gazetede filmlerle ilgili yorum yapanlar bu konulara daha dikkat etmesi gerekir, filmi daha iyi anlaması gerekir. Aşkı doğru irdelemesi gerekir.


Aşkın bir çok hali vardır. Hepsi konuşarak yaşanmaz. Bazen bakışarak, bazen içinizden konuşarak, bazen kilometrelerce uzaktan onu düşünerekte yaşarsınız. Bu sahnelerin bir kısmını " Tavriel Kili " aşkında görüyoruz. Bunu bir klişe gibi yansıtmak çok basit bir olgudur. İzlemeyenler için  filmden çok kopya vermeden söylemek istiyorum. Tavriel Killi için Thranduil ile konuşurken " neden bu kadar çok acıyor kalbim! anlamıyorum !!! dediğinde, Thranduil gerçek sevgi böyle bir şey, demekki çok seviyormuşsun diyor. " hayatımızın her parçasında ask vardır. Peter Jacksoninda bunu tadında sıkmadan izleyenlere göstermek istemesi bence başarılı bir davranıştır. Hobitlerdende 9 saatlik bir sinema şöleni yaratan Peter Jacksona teşekkür etmek lazımdır. Elf diyarı öyle bir yere gelmiştir ki, Elf  lisanı Dünyada bir çok ülkedeki Üniversitelerde okutulmaktadır. Bu katkıda ki büyük paylardan biri görsel yeteneği ve hayal gücü ile Peter Jacksondir.
Aragorndan sonra, Thorin " Richard Armitage " ejderha hastalığı, aç gözlülük ve kibir hastalığına yakalanışı ve sonra yeniden toparlanıp savaşmasını anlatan serimiz Thorin karakterini yüceltiyor. Ejderha Smaug'un göğe yükselişi, ses tonu, kanat çırpması ve ölümü ile son bulan sahnesi gibi, Elrond, Saruman, Galadriel'in dövüş sahnelerini, Tavriel, Legolasin kılıç sahneleri ve büyük Thorinin Bolg'u öldürüşü izlemeye değer az aksiyondan, bol aksiyona geçiş yapan seri sizi Hobbit izleyicisi olarak görselliğe doyuruyor.
İlk beş günde 643.689 kişi tarafından tüm zamanların en iyi ilk beş gün yabancı film açılış rekorunu kırdı. Filmi izlemenizi tavsiye ederim.


Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
28.12.2014

27 Aralık 2014 Cumartesi

Karadayı " Yan Rol Belgin ve Nilay"



Geçen haftanın ve bu haftanın zirvesi bence dizinin kadınlarıydı. Liste başınıda Belgin karakteri çekiyordu. Belgin karakterinde " Funda Eryiğit "muazzam. Mahir mazaret olarak polis hikayesini tasarlarken, Belginin Mahiri izleyip iç çekişi, o kendinden geçişi, bu kadının el atıpta başaramayacaği şey çok az. 

  Bu rol için " Funda Eryigitten " başkası düşünülemez. O saçını arkaya atışı,keskin bakışları, yürüyüşü, edası karakter olarak çok iyi ele alınmış. Canım Ailemdeki  saf karakterde belirgin ve güzel bir oyunculuk sergilemişti. Ama bu rol ile Karadayı dizisinden sonraki bir iş teklifinde çıtası çok yükselecek, benden söylemesi.
İkinci kadinimiz Nilay ise ne cabbarmış, bir kadının kalbine bıçağı en derinden saplarsan o kalp öyle bir kanar ki o kadın kendi ile birlikte etrafındakileride yakar. O evi şimdi alır, işletir,bilgi sızdırır,paraya boğar kendini. Daha neler görücez Nilâyımızdan bakalım.

Bu arada ayrıcalıklı bir ustadan bahsetmeden edemem. Nazif baba " Çetin Tekindor " sen ne güzel bakıyorsun, ve ne güzel konuşuyorsun, Mahirin evinin önünde Ferideye sessiz ol deyişi, bakışı !  izlerken baba edasını sonuna kadar yaşatan ustam, o ses tonu güzel ama sadece güzellikle değil ki içinde yaşanmışlıkların verdiği es- ler, ses titreşimleri, oturaklı tonun, hareketlerin ve beden dilin, şiir gibi konuşuyorsun. İnsanın seni dinlerken ici bir tuhaf oluyor. En vicdansız bir baba bile izlese seni bende böyle olmalıyım diye içi titrer, iyi ki varsin. Kamera iyi ki seni keşfetmiş, sen hep sağlık sıhhatli ol ve bize güzel sahnelerinle seyrine doyur ustam.
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
27.12.2014

Kiraz Mevsimi " Ayaz Evlen Benimle "





Geçen hafta ki düşük reytinglere göre, şimdiki alınan başarı geçmiş zaman ile aynıdır. Cumartesi zirvesi yine Kiraz Mevsimindedir. Demek ki insanlarımızın bir kısmının ihtiyacı Ayaz ve Öykü aşkıdır.
Özgür Çevik oyuncumuzun katıldığı dizi, kendi oyunculuğu güzel olmasına rağmen, Öykü Ayaz aşkının arasına girdiği için halk benimseyemedi. Zaten yerine kimi alsalar benimseyemezlerdi. Öykü Ayaz aşkı ile yeniden alevlenen dizi, artık reytinglerdeki geri dönüşü ilede büyük sevinç uyandırdı.
Dizide ikili ilişkileri ve grup arkadasliklarindaki geçen söz diyalogları bazen çok iyi yazılıyor bazen çok saçma, hangi yabancı diziden olduğunu söyleme gereği duymuyorum ama oradaki bazı hazır replikler kullanılmasa daha iyi olurdu. Bunun yanında dizi eğlendiriyor, güldürüyormu?
Bence Evet, bu yüzden çokda ayrıntıya takılmıyorum bu konuda, iki haftadır yüzü asık olan Ayaza bu ifadede en az gülmek kadar yakışıyordu. Ama bana sorarsan sen hep gül Ayaz, yakışıyor çünkü sana. Ayazın hiç sorunu yokmuş gibi hiç ona yanlış yanılmıyormuş gibi Öykününde ayni şeyi yapma konularına değinilmesi çok hoştu. Sonuçta erkeğe yapılmasını istemediğin şeyleri diretiyorsan, oda  böyle bir seyi ister mi ? Diye sormak lazım.
İki kalp projesi alındı ama, Ayaz şimdi başka işler bakıyor. Çünkü her birey önce kendi ayakları üzerinde kalabilmelidir. Hani Oyküde öyle dedi ya ! Benim işlerime karışma, yardım etme ! Ayrıca bu hafta Baba figürünün konması ile her ne kadar uzakta kalsa onunla bir şeyler paylaşmalı teması yine ilgi çekiciydi. Ve evlilik teklifinin bu konu ile bagdastirilip ilişkiye yeni bir boyut katilmasi, izleyiciyi yeniden ekrana bağlamaya devam eder. Kış aylarında bile reyting yüzdesini zirve yapan ender dizilerden, hele şu aralar bir çok güzel dizi reyting nedeni ile aramızdan ayrılmışken, Kiraz Mevsimi başarısı ortadadır.
Her ne kadar senaryoda sayısız hatalar olsada, ana temanın iyi işlenmesi nedeni ile her şeyi unutturuyor. Aşk nede olsa !!!  bak artık Ayazda evlilik teklifi aldı. Bu hafta ilginç bir bölüm olacak, herkese şimdiden iyi seyirler.
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
23.12.2014

22 Aralık 2014 Pazartesi

Gönül İşleri " Gönülden İşler ve Sezai Aydın "





Hepimizin yaşadığı gönül ilişkileriydi. Sevdik bir kadını yada bir erkeği ama hayatta ama vefat etmiş, yada hayatımızdan uzaklaşıp gitmiş olan bir anne ve babamız vardı. Bu ailedede üç kız babası Muzaffer rolündeki " Sezai Aydın " ustam, kızları azarlaman bir harikaydı. " bacaklarınızı kırarım " ne harika bir soylev, babanın kırarım deyipte kiramayacağı sayılı tehditlerdendir. Adam iskele babası değil tabi kız babası.
Kızlar ne kadar korkarlarsada, babaları tarafından korunmak onları içten içe çok mutlu eder. Geleceğin eşlerini hanımlar genelde babadan örnek alarak seçerler. Onun gibi tavırları olsun isterler. " tabi ben iyi karakterli babalar için bir örnek veriyorum. " sahiplenilme her kızın, istemiyorum desede!  içten içe hoşnut kaldığı bir durumdur. " fazla baskı olmadan tabi, fazla baskı yaparsanız o baskı degil boğmaktir.
Bence bu role Sezai Aydin gibi bir oyuncuyu seçmeleri harika olmuş. Birde o azarlamaları, küsmesi, bağrinmasi her hali yakışıyor. Dizide baba kızların diyalogları diziye ciddi bir komiklik katıyor. Bence bir aile kendi içinde mutlu ise hayatının komedilerini o ailede yaşar, ilk şakaları orada yapılır, ilk gülücük orada atılır, orada sever orada küser o evde nazlanırsınız. O evde prenses olur kanatlanırsınız. Baba ocacağıdır orası, açık-koyu ailede bu diyaloglar gecmedigi için izleyenler geçmişini hatırlıyor yada genç nesil ne güzel anlatıyorlar deyip izliyorlar. Geçen haftalar dahil bölümleri izleyenler bilir !

" Baba cay !
İstemiyorum,
peki,
koy oraya koy! "
Saadet safımızdan ekmek istemesi kapı önü babanın yaptığı  plan, sonra Saadetimin yine sona kaldım diye sızlanmasi, bizim evde ekmek elle değil gözle seçilir sözleri, geçtiğimiz hafta pasta kavgaları, tam üç kızı olan bir babanın kızları hizaya çekişi, gidin yatın çabuk demesi ve kendinin dolaptaki sakladığı keki mideye indirişi, biliyorum dostlar içinizden bazıları okurken " keşke yaşasada babam yine böyle yapsa, yada benim babamda böyle yapardı diyen, hatta telefon açıp hatır soran çoktur. Çünkü içten yapım bir dizi, bir aile dizisi. Ustanın verdiği her tepki güldürüp eğlendiriyor.
Konusu, sıcaklığı ile bence istenen tepkiyi çok güzel almış bir dizi, bir babanın üç kızı ile hayat mücadelesini çok iyi işlemiş.
Hele sen yokmusun Timuçin Esen sana haftaya uzun uzun  değineceğim. Tek kötü yanı Şeref Meselesi  ile aynı yayın gününde olması, bence ikiside yayında kalmayı hakeden diziler. Son söz olarak;
Gönül İşleri tam bir gönül işi ile yazılmış bir dizidir. Yayın hayatının uzun soluklu olması dileğiyle, iyi seyirler.
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
14.12.2014










Şeref Meselesi " Şükrü Özyıldız "







Müjdat Gezen Sanat Merkezinde oyunculuk eğitimi alarak, oyunculuğa daha ciddi bir adım atan Şükrü Özyıldız, bu arada bahsi geçmişken " Bu memlekete  bir çok oyuncu yetiştiriyorsun, iyi ki varsın büyük usta Müjdat Gezen "
2011yapımı Derin Sularda ve 2013 yapımı Benim Hala Umudum Var dizilerinde oynayan Şükrü Özyıldız oyunculuğunu çok beğenmiyordum. Çünkü bu tür roller çakma rollerdir. Oyuncuyu ileri goturmez, hatta geriletir. Kendini tanıtması için daha iyi bir rolle görmek istiyordum. Şimdi Şeref Meselesi dizisinde ve bence çok iyi bir secim olmuş.
Oyuncunun kendini anlatabileceği, oyunculuğunu üst seviyeye taşıyabileceği bir rolde görmek beni mutlu etti. Kısa sürede bu oturaklı yazılmış karakter ile hafızalara kazınacak. Yakışıklı bir kardeşimiz ama onun dışında daha çok oyunculuğu konuşulacak. Bencede böyle olmalı zaten, bugün türk dizi sektöründe bir Kenan İmirzalıoğlu varsa sadece yakışıklılıkla olmadı. Hergun rolünü daha fazla geliştirdi ve eğitim aldı. Arkasından gelen daha birçok oyuncuda böyle yapmistir. Piyasada yakışıklılaysanız veya güzelsiniz birde rolün hakkını verecek yetenekteyseniz kimse sizi durduramaz, nedeni ise halkın sevgisini bir kere kazanmışsınızdır.

Şükrü özyıldız
Geçen yıllarda Kuzey ve Guney'de Kıvanç Tatlıtuğ'un yakışıklılıktan çok rolünü yani o Kuzey karakterini ortaya koyması ve dillerde hep bu konunun konuşulması boşa değildi. Oyunculuk hayatında, her insanın bir dönüm noktası vardır. Şükrü Özyıldız bence bu dönüm noktasını yakalamıştır.
Dikkat ettiğiniz mi geçen Pazar günü yayınlanan bölüme 1 dilim ekmek masada iken babasını düşünüp ağlaması, Sibel ile dertleşirken yükün onun üzerine kalışını anlatmasi, hatta en vurucu sahnelerden; Annesi oğluna bakıp hatirlamadigindaki bakışı ve tavırları çok gerçekçiydi. İnsan bu olayın gerçegindede ancak bu kadar üzülürdü. Dram sahnelerinin altından 2 bölümdür hatasız kalkan ve yüz mimiklerini çok iyi kullanmaya başlayan Şükrü Özyıldızı izlemesi büyük bir keyif, izleyipte farketmiyenler daha dikkatli bakın yakında sizde zevkle gerçek bir oyunculuk şöleni izleyeceksiniz.
Tiyatronun bir oyuncuya sağladığı katkı tartışılamaz. Bugün en iyi oyuncular tiyatro oynamış yada tiyatro oynayan kişilerden ders almış oyunculardır. Tiyatro gerçek duyguların en yoğun şekilde sahneye döküldüğü mecradir. Bunun oyunculuğa katkısını en basitinden Müjdat Gezen Sanat Merkezinden çıkanları ele alalım, " Şevket Çoruh , Şebnem Bozoklu, Mustafa Üstündağ, Ezgi Mola, Gökçe Bahadır, Zuhal Topal, İlker Ayrık, Gonca Vuslateri, Alper Kul gibi oyunculardır. " sanırım ne demek istediğimi anladınız.
İtalyan "L'onore el il risotto" dizisinden uyarlanan dizinin müzikleri Salvatore Ricardo ve Yıldıray Gürgen imzalı tema müzikleridir. Bir dizi; oyuncu, müzik, senaryo ve yönetmen ile ayakta durur. Bence seçimler doğru yapılmış, gerisi siz izleyicimizin takdiridir. Dizimize yayın hayatında başarılar, sizlere iyi seyirler dilerim.
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
04.12.2014

Karadayı " Büyük Aşk "






Bu dizide en çok konuşulan konulardan biri Berguzer Korel ve Kenan İmirzalioğlunun kimya uyumudur. O kadar ekrana yakışıyorlar ki izleyicilerde izlerken istemsiz, bunlar kesin aşık yada bir ilişki yaşıyorlar diyor. Yada böylede dudaktan öpüşme olmaz diyorlar. Meseleyi biraz geniş açıdan ele alıp anlatmak ondan sonrada geçtiğimiz haftaki bölümü yorumlamak istiyorum.
Bir oyuncu erkek veya kadın bir çok rol için eğitim alır, araştırma yapar. Bunun sonucunda eğer içinde biraz kabiliyet ve o kişiliğe yatkınlık varsa rolü başarılı olur. Savcı Turgutu hatırlarsınız. Bu oyuncu harika bir rol sergiledi. Karadayıda herkes Savcı Turguta gıcıktı. O kadar iyi oynadı ki rolünü bunu gerçek sanan vatandaşlarımız çok oldu. Peki bu kadar iyi rol yapması sadece eğitim sonucu yada kendi içindeki kişiliklerden birimidir. Gerçektende psikopatmıdır ? Yoksa çokmu iyi rol yapıyordur. Bu insan için ne bir psikopat nede içindeki bir kişiliğin hoplaması diyebiliriz. Her oyuncu başarılı rolünde kendi içinde o karakterden bir parça taşır. Ama , ama diyorum bakın, bir sokak kadınını iyi canlandıran bir oyuncu , gerçekten sokak kadınımıdır? Yoksa sokak kadınlarını iyi anlayan bir oyuncu ve iyi bir gözlemcimidir.
Oyunculuk şizofren işidir. Kısaca basitçe anlatırsak, tabi teferruat çok fazladır ama Yönetmen dur der, ağla der, şimdi sev sonra ağla der, önce beni inandır, sonra ekranı der. Der der der...


Oyunculuk bu yüzden şizofren ama bir o kadarda zevkli bir iştir. Iyi oyuncu bir rolü Yaşar gibi oynamaya çalışır. Öyle ki bazı tavırlar üstüne bile yapışabilir. Ama bu yürekli oyunculuğa çamur atmak değildir. Iyi bir makinist işini iyi yaptığında, bir tuhaflık var ! Niye bu kadar iyi çalıştın demiyorsak, bir oyuncuya iyi oyunculuğu için laf yapmamızda bir o kadar komiktir. Onların işi bizi inandırmak, inandırıcı olmasa zaten izlemezsiniz. Bence bunuda çok iyi yapıyorlar. Hele ki Kenan ve Berguzer ikilisi bir harikasınız. Bu sıcaklık sizi sardığı gibi bizide sarıyor.
Hele bu hafta Tren istasyonunda ki sahne tam bir kalp çarpıntısıydı. Bence artık rolü geçtiler, o kadar doğal hareket ediyorlar ki, rol için değil zaten yapılması gereken gibi, sanki o karakterler hayatta gibi, sıcak ve akıcı sahneler ekrana direkt yansıyor. Karadayı sıkıntılı kendini anlatmaya çalışırken, Feridenin elleriyle dudaklarına dokunması karadayınında dediği gibi ahulu bir şekilde kendisine bakması, bazen hakime hanım bazen küçük bir kız edasında olması, sözlerin yetersizliğinde gözlerle, artık ilişkilerinde sadece konuşma değil bakışarakta bir şeyler anlatıldığının kanıtıdır. Bu inandırıcılığı bir kat daha arttırıyor.
Gece Mahir'i beklerken elbiselerini koklaması, Mahir'in yatakta Feride uyurken teninin kokusunu, o özlem kokusunu ta içine en derine kadar çekmesi, sabah kahvaltısında Mahir'in eli yanmasın diye Feridenin tuttuğu çaydanlığın dumanına üflemesi, hikayedeki aşkı daha inandırıcı yapıyor. Izlemekten keyif alıyorsunuz.
Ve burada senaristlerimizden Sema Ergenekon'a deyinmeden geçemicem, elin ne güzel aşkla yazıyor, ne güzel baktırıyor ve iç çektiriyorsun, aşkı olanca saflığı ve temizliği ile anlatmaya çalışıyorsun, başarıda ki büyük pay sahiplerinden senaristimize; kalbin hep aşkla yazsın ve anlatsın " ellerine sağlık " bakalım birazdan yeni yayınında neler ile karşılaşıcaz. Iyi seyirler.
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
01.12.2014

KARADAYI " VE SEN KADINIM "







Yüreğine saplandımı sana acıdan bir bıçak. Ve başka bir erkeğin kadınının elini tutması, öpmesi, evlenmesi aklına geliyormu hiç?
Ve bir sabah uyandığında o olmayacak artık yanında. Tutamayacak ellerini, gözleri artık sana gülmeyecek, saçlarının kokusundan uzak kalacaksın. Bir aşk mektubunda kalacak sevda sözleri.
Ve onun güzel elbiselerine sinmiş kokusundaki hasretine hasret kalacaksın...
Peki Kaç defa yakalarız gerçek aşkı kaç defa severiz şöyle yürekten delice, gözü kararmış biçimde, ağırlınca saklıdır her şey ve sevda yüklerinde! Ve sen sen kadınım !!!
Tanju okanın o muntazam melodîsinde, dokunuşunda, bakışında, sesinde her şeyimsin kadınım....
Nakış gibi işlenmiş final sahnesi ile bu hafta eksiklikler ve yapılan hataları anlatmak istesemde bu bölüm için yapılacak yorumlara katamadım kelimeleri, bir hafta sonraya sakladım cümleleri, seninle başladı dizi, bu hafta senden bahsetmeliydi.
Kadınım...
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
18.11.2014

18 Aralık 2014 Perşembe

İtiraf Ediyorum Uyuz Ayaz, Sen Benim Kahramanımsın



Kiraz Mevsimi Üzerine: Oya gibi işledikleri Son dört bölümdür yayınlanan aşk sahneleri izleyicileri iyice merak içinde bıraktırdı. Artık sevgiden kaçısın olamayacağı ve bulduğun sevginin peşinden, aşkın gözün kör edişinden kaçılamayacağını Öykü ona yazdığı şiiri okurken belli etti. Birbiri ile yaşadıkları anların ufak sembollerini 3 bölüm önce Öyküye veren Ayaz romantik bir jest yapmıştı.

Bence Kiraz Mevsimi nin bu bölümdeki Öykünün şiiri de çok romantikti, her ne kadar başlığı uyuz Ayaz olsa da Öykünün de dediği gibi ‘’ sen benim kahramanımsın ‘’  sözleri eksikliği tamamlıyordu, yani yaşanan o güzel anları ha ufak sembollerle tatlandırmışsın ha şiir yazıp aşkının aklını başından almışsın. İkisi de aynı kapıya çıkar. Bence genç izleyici kitlesinin tam beklediği ve aradığı aşk anlatımı olduğu için her hafta en fazla izlenen dizilerden biri ve klişe sahnelerden ise farklı aşk sahneleri de görmek güzeldi bu bölümde, şimdi her kes bir hafta sonrasını bekliyor. Artık Fragmandan tahmin edin. ‘’ aksiyon filmine bilet alırsa arkadaşsın  ama romantik film seçerse oda aşık sende aşıksın, bide tutarsa elini, sorma yaşayacağın keyfi ‘’ hem her bölümü izlerken müzikleri ve oyunculuklarıyla keyif vermesi hemde fragmanların izleyicinin kalbine hitap edecek şekilde hazırlamalarından dolayı tüm ekibi kutluyorum. Öykü gibi Saf, temiz ve dobra olan hikayemizin devamını diliyorum.





O zaman sizi haftaya yayınlanacak yeni bölüme kadar, Öykünün güzel sözleri ile baş başa bırakalım.
sen kene gibi, git desem de gitmezsin ki
Uyuz ayaz senin adın, kasların var balon gibi
Yanında hep birileri, Kübra alev gibileri
Uyuz ayaz senin adın, huyların hep öküz gibi
Ama taksi kapısında, eylerimiz deydi orada
Kalbim küt küt atarken, dedi kalbim bir şey var bu adamda
Yıldızların altında, tek bir dileğim vardı aslında
Kalbim pırpır atarken, seni diledim ben o anda
Başımın belasısın, ah başımın tatlı belasısın
İtiraf ediyorum uyuz ayaz, kahramanımsın
Sen benim eksik yanımsın  ve sen iyi ki varsın
İtiraf ediyorum uyuz ayaz, sen benim kahramanımsın


Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
21.09.2014

Expendables 3 '' Yüksek Doz Aksiyon ''





Devir ne olursa olsun, aksiyon her zaman tutacaktır, dozuda  çok önemlidir. Bunu en iyi bilen oyunculardan biride Sylvester Stallone ‘ dur. Usta sen bu işi iyi biliyorsun. Hataların olabilir ama her seferinde biraz daha iyi bir yapımla dönüyorsun. Hikayeyi her yerde kısa notlarla okuyabileceğiniz için ben bu konu yerine yönetmenlik, senaristlik ve oyunculuk adına değindim.

The Expendables serisinin başı ile 2010 yılında doksanların aksiyon mantığı ile geri dönen Sylvester Stallone, yönetmen koltuğunda ve oyuncu olarak yer almıştı. Kendisinin senaryoya dahil olmasını isterdim ama ilk yapımda senaryoda yer almadı. Keşke kendi çekmeseydi diye, yönetmenliği ile ilgili eleştiriler aldı. Uzun zaman doksanların mantığında film izlemeyenler için, ‘’ içinde bende varım ‘’ ufak hatalar dışında bence tatmin edici bir film yapmıştı. Başarı sadece benim gözümde başarı değil ki ; $80.000.000 yatırdıkları film bütçesinden, $301,023,331 dolar kazandılar. Bazı izleyiciler, oyunculardan dolayı izledik dese de güzel olmayan bir şey izlenmez.
 serinin ikinci filminde 
Sylvester Stallone senarist ve oyuncu olarak yer aldı. Bu sefer yönetmen koltuğunda Simon west oturmuştu. Peki iyi yönetti mi filmi derseniz,  bence çok kötüydü. Sylvester Stallone yönetmen koltuğunda  daha iyi bir iş çıkartırdı. Bölük pörçük sahneler ve beklenen kamera açılarını yakalayamama, sahne çekimleri beni çok rahatsız etmişti. Ama senaryo izlettirmişti. Yine doksanlar mantığı espiriler ve oyuncu kadrosu ile izlenmeye değerdi, ama ilki kadar beni mutlu etmemişti. Neyse ki 100 milyon $ yatırılan bütçe 312.5 milyon $ olarak geri döndü. Üstteki ilk seri cirosuna göre artış var demem o ki sevenleri azalmıyor, artıyor.




The Expendables 3 gelelim serinin son çekilen filmine herkesin merakla beklediği kadro açıklandı ve kısa bir süre sonra filmi çekildi. Fragmanlarını izleyince bu sefer senaryoda yönetmende tam oturmuş galiba dedim. Heyecanla izlemeye başladım. Gördüm ki senarist, hikaye ve oyuncu olarak Sylvester Stallone çok başarılıydı. ‘’ botoks etkisi ile her ne kadar mimiklerini oynatamasada, top sakalın kesilmesi iyi olmuş. ‘’ Bu usta yıldızımız kendisine daha çok alan yarattığında daha başarılı oluyor. Baştan sona izlemesi keyifli, espirileri, oyunculukları, görüntü ve sahneleri ile tam not alınan bir filmdi. Sahnelerin birbirini tamamlaması, iki saati sıkmadan güzel aksiyon ve sözlerle bitirmesi filmi daha üst bir seviyeye çıkarmış. Bir ve ikiye göre hem  hasılatın hem beğeninin daha yüksek olacağı bir film geliyor. Bence kaçırmayın. Bir çok oyuncuyu filmine taşıyabilen tek film olma özelliğine sahip. Başarısına görsellik ve kalite olarak yönetmen Patrick Hughes ‘ da çok şey katmış. Övgüyü hak ediyor. Eski oyunculardan biz hala buradayız aksiyonda çekeriz ibaresini çokça göreceksiniz, bir  ara Antonio Banderas ve Sylvester Stallone yüz yüze geldiği sahnede,aklıma  beraber çevirdikleri ‘’ Suikast Çemberi ‘’  filmi geldi. Ne kadar gençtiler, birde şimdi ki hallerine baktım. Benim gibi yaşı ermiş izleyicilerim izlerken ne demek istediğimi anlayacaklar, ama bu can sıkıcı değil keyif verici olacak. Dedim ya biz ölmedik yaşıyoruz diyorlar. ‘’ bu üç serinin en büyük özelliği filme katılan her oyuncu, rolünü gerçekçi bir şekilde kendi gibi oynayabilmesi, bu yüzden unutulmazlar arasına girecek bir seri ile geri geliyor oyuncularımız. Mel Gibson uzun bir aradan sonra iyi ki döndü, tabi filmde Cehennem Silahı 4 teki gibi bir aksiyon beklemeyin. Yine de size onu tekrar ekranda izlemeniz bile keyif vericek.
Sylvester Stallone ile ilgili şu dip notu da düşmek lazım. Hayatında başarısını aslında Rocky Balboa ile yakalamıştır. Film Amerikada ve dünyada çok ses getirmiştir. Philadelphia ‘da Museum of Art  merdivenlerini çıktıktan sonra o bölge Museum of Art  olarak değil, Rocky Balboa ‘nın özgürlük koşusu yaptığı yer olarak bilinir. Dünyaya en iyi reklamı bu konuda film ile unutulmaz sahneler arasına sokan başarılı kişi, başta da dediğim gibi Yönetmen, Yapımcı, Senarist ve oyuncu olarak karşımızda olan Sylvester Stallone başarmıştır. O yüzden ben bu büyük oyuncuya ancak saygı duyarım.
The Expendables 4  gelir mi ?  Her ne kadar son bölümde Sylvester Stallone  emekliyiz dese de, dörtte, beşte gelicek diyorum, aynı oranda belki daha da fazla izlenme olasılığı da büyük olacak. Bu arada bu filmde müziklere dikkat edin, konu ile alakalı müzikler yerleştirilmiş.Şimdiden filme gidecekler için iyi seyirler dilerim.
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
02.08.2014









Güneş Erken Doğdu Ve Battı !!!




Kötü olan, bu tadı son kez tatmak. Damağımızda bu tat kaldı ya, istesekte de bir dilim daha alamayacağız. Peki bu kadar erken bitmelimiydi ?  Bence hayır bir sezon daha gidebilirdi. Her güzel şey bitmeli ama Zeyker gibi bir kimya her zaman tutmaz dizilerde böyle bir kıvılcım yakalarsan bunu biraz uzatmakta fayda vardır. Dizi sektöründe az yapılan, ama yapıldığında tutan bir şey den bahsetmek istiyorum size ;
Mesela hayal edin Zeyker markaları, göl yazı kıyafetleri, Zeyker kuklaları yani bu kerem Zeynep figüründen çok şeyler kazanılabilinirdi. Kuzey Güney İzleyenler '' Makara '' ile ne demek istediğimi tahmin etmişlerdir. Dizden bir marka oluşmuştur. Ayrıca Zeykercilerin bu aşka hemen doyamadığına eminim. Daha fazla aşk sahnesi görmek isterlerdi. Hızlı bir final oldu. İzleyicinin tesellisi dizinin iyi bitmesi olacaktır.



Kerem Bürsinin bu dizide yıldızı parladı. Öyle ki bu yıldız oyuncunun, bence film dışında her hangi bir diziye hemen başlaması doğru değil. Yeni bir yapıma imza atacağı konuşulduğu şu günlerde, İnşallah kendini bir yıl göstermez, sonrasında iyi bir yapımla geri dönerse kendi içinde çok başarılı olacağına inanıyorum. Nede olsa izleyici kerem karakterine çok alıştı. Keskin karakterli rollerde bir süre ara vermek de fayda vardır. Yüzünüzün özletilmesi seyirci açısından çok güzeldir. Yinede karar kendisinindir. Kendine buradan yeni yapımlarında şimdiden başarılar dilerim.
Hande Doğandemire gelirsek,  inandırıcı oyunculuğu samimiyeti ile içimizi ısıtan bir karaktere bürünmesi ile hepimizi ekrana kitledi. Tabi oda keyfimizi kursağımızda bıraktı, aynı Kerem Bürsin için söylediklerim, Hande Doğandemir içinde geçerlidir. Çünkü herkes uzun süre Kerem Bürsin sevgilisi olarak hatırlayacak. Hafızalardan silinmesi uzun zaman alacak. Erken bir yapıma başlarsa herkesin gözü onda olacaktır. Bu baskıyı taşımakta bir oyuncuya ağır gelebilir. Umarım yeni yapım için biraz bekler. Yinede beklemezse şimdiden kendisine de iyi şanslar. Kanal D  bu yapımdan vazgeçmesi sonucu artık yerine nasıl bir yapım sunarda sevdirir, oturup düşünsün.





Bugüne kadar kameramanı, yönetmeni, senaristi, hatta kısa teaser, fragmanları ile gerçek bir başarı yakalamış olan ve oyuncuları ve yeni yıldızları ile dizimiz finalini verdi. Güzel bir sezon yaşattınız emeği geçen herkese teşekkürler. Pazar gecesinde derin bir sessizlik olanlar, yaz aylarında kanal D sitesinden bir tekrar yapabilir, Benden söylemesi. Herkesin bayramını kutlarım.






Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
28.07.2014







Zeyker "Umudunu Kaybetme "







Bu dizinin ana temeli zeyker ama o saf ve cilveli sahneler gitti. Yerini hep bir koşuşturma aldi. Eminim zeyker hayranları da son iki bölümde bu güzel sahnelerin geri dönmesine sevinmiştir. Bir bölüm önce her ne kadar bir çok sahne japon ve Kore dizi formatlarından tatlı bir şekilde esinlenme olsada, bence bizimkiler bu sahneleri daha iyi oynuyorlar.
Mesela makarna yemeğini yemek için çektikleri sahnede, dudak dudağa iken makarnayı yarıda kesmesi, sonra sert bir bakış atması, müziğin tam yerinde tempo değiştirmesi ile olaya muziplik katması, inandirici bir sahneye imza atılmasini sağlamış. Zeynep ve keremde bu sahnede karakterleri yine içinde tam yaşatmışlar.
Zeynepin evinde keremin özründen sonra sabah keremin zeynepi seyredişi, hatta senaristimizi burada kutlamak istiyorum. Bir erkeğin sevdiği kadininin sabah uyanma hallerindeyken, rüya ile gerçek arası durumu anlamayip mirildanip her şeyi konuştuğu sahne yine çok güzel hazirlanmis.
Zeynep önceki bölümlerde gölyazına gittiği bir pastacida, düğün pastası üzerindeki kerem ve zeynep halleride eminim izleyiciyi baya güldürdü. Hele ki keremin mimiklerini kontrollü kullanişı gayet başarılıydı.


Sonuçta bu çiftin inatlaşmasi ve birbirlerini delice sevmeleri izleyiciyi hayran biraktiriyor. Geçen bölüm polisin arabayi durdurduğu sahnede polis ile konusmalari, " ne dertler çekiyor yazık ! " ve alışveriş merkezindeki keremin içtenliği " seni özledim, hem de çok özledim. Bakışını, benimle ilgilenmeni, kizmanı ! Ne yapacağımı bilemiyorum. O yüzden böyle bir firsatı tepemezdim. " sözleri , bence gayet içtendi.
Son olarak bu bölümdeki ateş böceği sahnesi çok güzel çekilmiş. Keremin tabiri ile yılda bir kez gozukmelerine değmiş. Bu yüzden son iki bölüm reytingleri öncekilere göre daha iyi bence, artık izleyiciye ayrıyken değilde, birlikteyken inatlaşmalarını seyrettirmek daha iyi olur. Ne diyelim o zaman zeyker umudunu kaybetme !


Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
09.07.2014

Ey Aşk ! " Sarıl Kalbi Severek Atanlara "





Bir sayfadaydı, gözyaşların ve kelimelerdeki hasret çığlıkların, son satırlarda yazıyordu, Aşkımıza inancın ve sarmıştı, zarftaki kağıdın dört bir yanını senin kokun.
Ne yalan söyleyeyim simdi ki aşk halinden daha iyiydi,  geçmiş aşk hali ve bir insana konuştuklarını düşünmek için  zaman verirdi.
Sevgini büyütürsün içinde,  ufak yükselişler, Dalgalara... dalgalar, Fırtınalara... dönüşürdü. Her kadehte onu içmek gibiydi aşk. Ne fırtına,dindirdi ateşini, nede Çöldeki ona olan susuzluğunu, mektubu geldi mi !...  Olurdu ateşine yağmur  ve her bir cümlede sen olan yaşına damlardı  gözyaşları, adına yazdığın mektubuna iç çekerdi hıçkırıkları , ve seni beklerdi bir gün hasret ile saracak kolları.
Sevmenin halleri vardır.  Ve sevmek bir gün belki hastane odasında sevdiğinin kokusunu almaktır. Yüreğinin çarpmasıdır, kalbine söz geçirememe halleridir. Bilirsin oradadir, yüreğinin en derinindedir. Bazen savaşa gider, bazen uzağa,  bazen yıllar alır gelmesi ana seversin o gelmeyen sevgiyi, budur aşka tutunduran seni ! sevdiğini düşünme halleri. Onla geçen guzel anların düşleri, Budur yürek çarpması ! Bir kalp çarpıntısı. Mektuplarda yazar sevdiğinin hasret dolu sözleri , vuslata ait kederleri ve sen yazarsın ne kadar vahim olsada halin, aşka dair çıkar bir çok sözlerin.  O sarıldığın o öptüğün elleri hayal edersin. O gözlere bakar her kapandığında gözleri ve sesini duyarsin her cumlede sevgilim diyen kelimeleri.
Yayına girdiği günden beri hakettiği yere tam kavuşamadığını düşündüğüm Kurt Seyt Ve Şura bize aşkın saf, naif, savunmasız, inançlı, hasret kokan, ve bağırlarda yürek yakan bir sevgiyi anlattığı bir çok bölümünde bir şeye ne kadar geç ulaşılırsa değerli ve ne kadar inanç ile bağlı kalınırsa bir o kadar kendisine geri dönüleceğini defalarca ve defalarca anlatan bir dizi.



Burada ki o naif sevgiyi hor görmeyip sarılmak lazım. Bende bu dizinin aşka bakışına Hitaben ve selameti için yazıyorum. Star yönetimi belki daha iyi bir günde yada saatte dizisine " yani aşkına sahip çıkarsa " O dizide aşkına karşılık verir. " yani reytingleri yüksek olur ve aşk yani dizi uzun soluklu olur.  " bu saçma reyting düzeninde iyi bir diziyi desteklemek gerek diye düşünüyorum. Seyahatlerim sirasinda askeriyelerde karşılaştığım ilginç bir durumu aktarmam gerekir size; hani reyting yeterince yuksek değil ya ! bu dizi icin reyting cihazlarının girmediği askeri gazinolarda en az yüz kişilik bölüklerde, toplam yüzbin askerin izlediği bir Türkiyede, sadece askeriye için böyleyse  hangi reyting kuruluşu bu dizi az izleniyor  diyebilir ki ? Dedim ya ! Aşkımıza sahip çıkalım.
Mektubumun son sözlerini her aşkın, insanin icinde  iyi bir cemre olarak başlayıp,  bir ömür, içinde büyütüp yeşermesi ve gelecek sezon beklenenin üstünde bir reyting ile Kurtseyt Ve Şura'nın dahada güçlü aramıza dönmesi dileğiyle sevgiler.
Murat Sarı
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com / muratsari8084
03.07.2014

Kara Para Aşk " Bir Erkek Severse "






Hep erkek aldatır, erkek sadık değildir, bazen güven olmaz, erkek degil mi !!! Her kadına cevap verir. Hep kadından bir şey ister. Böylemidir erkek !!
Hayır hepsi böyle değildir. Geçen hafta en güzel örneğini ömer rolünde " Engin Akyürek " cevapladı. Erkek severse tam sever. Sevdiğini korur kollar, sever ve sayar, sevdiklerini korur. sahip cikar. İki baş artistimizin kimyası tuttuğu için çok şanslıyız. İzleyicinin de bu yüzden ekrana kilitlendiğini düşünüyorum. Sırf erkekler mi kadın seçer ?
Kadında rol icabı veya gerçek ayni şeyi arar. Ya boyu posuna, ya yakışıklı haline, ya dolgun cebine, ya yüreğine bakar. Mesela  Ömer gibi adamlar. Heralde bayan izleyicilerde ekrana boşa kitlenmiyor. Böyle erkek az sayıda olsa da hala var. En çok el ele Tutuşma  sahnelerinin görüntülendiği aşkta, güvene çok önem veriliyor. Aslında senaristimiz Sema Ergenekon bu ruh halini çok iyi anlıyor. Her kadın elini Sımsıkı tutacak ve onu bırakmayacak erkek arar.
Bu haftaki ikilinin romantik sahneleri çok güzeldi. Burada sema Ergenekon ve Eylem Can Polata düşen görev çok olsa da, onlar erkek ve kadin nabzini çok iyi tutuyor.

özeti Sema Ermenekon aşktan anlayan bir kadin. Sürükleyici bir senaryo yazmaya musait, insan ruhundan anlıyor , izleyici olarak başka ne istersiniz senaristimizden. Birde başından beridir, yeteneklerini çok iyi sergilediğini düşündüğüm iki ayrı yönetmenimiz var. Hatta ilk bolümde ilgimi çeken sahnelerden biride " flashback " sahneleridir. Cinayet anlatimlari, silah tutus, mermi çıkışı canlandirması türk dizisine göre  çok kaliteli yansitilmis, bir açı ve renk taşıyan sahneler, özenle çekilmiş. Hakkını yemememiz gereken diğer yönetmen de görüntü yönetmenidir. Işık ve renkler dört dörtlük, ellerine saglik, tüm ekibi kutluyorum. Bence çok güzel bir iş cikartiyorlar.
Bu haftaki bolümde aşk dorukta;  zenginlik, fakirlik dinlemeden ömer kızımızı kapacaktir. Çünkü seven erkek cosar, yerinde duramaz. Ömerinde  dediği gibi " Onu gördüğümde mutlu oluyorum. Yanımda degilse bile bir şekilde aklıma düşüyor. Çok garip bir şey devamlı ismi zihnimde dolaşıp dolaşıp duruyor. Ne yapıyor ! ,  ne ediyor merak ediyorum. O güldügü  zaman içim ısınıyor. Mutsuz olduğunda kalbim parcalanıyor. " iste bu yüzden, Elif kendinden başka kimseye ait olamaz. Her kadin gibi Elifte bunu içten içe istemektedir. Bu hafta reytingler zirvede olacaktır. Şimdiden iyi seyirler.
Murat Sarı
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com / muratsari8084
18.06.2014