27 Eylül 2014 Cumartesi

KOYU KIRMIZIMA DOKUNMA

Koyu kırmızıma dokunma sitesinde yorum paylaşan dostlardan birinden öğrendim. Bizim dizimizin ayakta kalabilmesi için desteğini esirgemeyen Milliyet.com.tr yazarlarındanAnibal Güleroğlu'na gönülden teşekkürlerimi sunarım.

 Anibal GÜLEROĞLU    13 Mart 2012 tarihli yazısı 

‘KOYU KIRMIZI’ İZLEYİCİSİ SAYGI BEKLİYOR!


Yeni dizilerinden umduğunu bulamayan Star TV, belli ki kıyıma hazırlanıyor. Bunun ilk sinyalini de, Pazartesi gecesi yayınlanması gereken ‘Koyu Kırmızı’nın yerine ‘Bir Çocuk Sevdim’in tekrarını koyarak verdi. Bölüm yetişmemesi, gün değişimi veya ikinci kuşağa atılma gibi belirtilerle kendini gösteren ‘Dizi kıyım süreci’nin bariz örneği! Bugüne dek pek çok dizi, hak etmediği halde sırf kanalların keyfi ilgisizliğinden dolayı harcanıp gitti. Anlaşılan şimdi sırada ‘Koyu Kırmızı’ var.

 

‘Koyu Kırmızı’nın özensizlikten ve yeterli tanıtımın yapılamamasından dolayı harcanmak üzere olduğunu, bir sonraki yazımda kaleme almayı düşünüyordum. Ancak gerek dizinin yayınlanmaması gerekse dizinin devamını talep edenlerin satırları bu konuya öncelik vermemde etkili oldu.
Bu diziyi seyretmeyenlere ‘Çok şey kaybediyorsunuz’ diyen bir izleyici, ‘Koyu Kırmızı’nın özellikle son dört bölümünde ortaya konulan samimiyet ve sıcaklığın ‘Canım Ailem’‘İkinci Bahar’ ve ‘Hırsız Polis’ gibi dizilere hasret kalanlara hitap edecek yoğunlukta olduğundan bahsetmekte.
Diziye gösterilen ilginin beklenenden ve görünenden çok olduğunu söyleyen satırlarda, dizinin bitirilmesine karar verilmesi durumunda ‘Koyu Kırmız’ izleyicisinin buna kayıtsız kalmayacağı vurgulanmakta!
Halkımızın entrikasız, ajitasyonsuz, dramı dozunda kullanan, samimi ve naif dizilere alışkın olmadığını söyleyen ‘Koyu Kırmızı’ tutkunları Star TV’nin son günlerde izlediği yayın politikasına ve dizinin harcanmak istenmesine karşı oldukça tepkililer.
‘Koyu Kırmızı’nın yarıda kesilerek kaldırılması ihtimali doğrultusunda Star TV’ye ve yapımcıya mail trafiği başlattıklarını belirten dizi izleyicileri, kendilerine saygı gösterilmesini ve beğenerek takip ettikleri yapımın anlamsız bir biçimde yarıda bırakılıp sonlandırılmamasını talep etmekte… Kendileriyle aynı görüşte olanların dileklerini bildirmeleri için de  http://www.koyukirmizi.com/ziyaretci_defteri/default.asp?BlgSayfa=1adresi tavsiye edilmekte!
Bu dizi başta olmak üzere, yapımların yarıda bırakılması ya da ‘Erken final’yutturmacasıyla anlamsız bir şekilde sonlandırılması hem izleyiciye hem de emek verenlere büyük haksızlık! Bu düzende kanalın olduğu kadar yapımcının da sorumluluğu oldukça fazla. Adaletsiz rekabet ortamında, bakarsınız bir yapımın sürekli tanıtımı döner… Oyuncuları, çeşitli programlarda boy gösterip dizinin adını bilinçaltına işler. Daha olmazsa, dizi içeriğindeki bir sahneden magazin medyasının ilgisini çekecek haber yaratılır. Böylece daha yayına girmeden dizi popüler hale sokulur.
Öte yandan bir başkası, adeta korkularak çok sönük bir tanıtımla ekran başındakilere sunulur. Oyuncuları öyle medyatik olaylara imza atmaz. Dizi içinde dizi reklamı yapılmaz. Üç beş haberi çıkar. Sonra da kendi haline bırakılır, adı anılmaz. Bu durumda, öykünün başlangıç temposu da biraz düşükse vay haline. Dizinin tarihin sayfalarına gömülmesi için her türlü şart mevcuttur artık. Ne yayından kaldırılması an meselesi olan yapımlardaki emekçilerin sezon ortasında açıkta kalmaları kimsenin umurundadır. Ne de diziyi sakin ve seviyeli haliyle benimseyip bağırlarına basan izleyici.
Kim, merakla okuduğu kitabın ortasından yırtılıp atılmasını ister? Başlanan bir konunun nasıl biteceğini merak etmek ve tutarlı bir son görmek ekran başındakilerin hakkı değil midir? Elbette hakkıdır! Reyting denen canavarı bu saygısız bakış açısıyla birleştirip, daha kaç dizi kıyıma uğratılacak? Dahası kanallar ve yapımcılar ne zaman, gerçek yayıncılık örneği gösterip, TV izleyicisinin ve bir iş bulmanın sevinciyle sezona başlayıp ortada kalan dizi emekçilerinin hakkına saygı gösterecek? Dileyelim de bu ‘Saygı’ bilinci en kısa zamanda oluşsun!
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com

bağlantı sayfası koyu kırmızı izleyicisi saygı bekliyor  buradan yayınlanan makaleyide görebilirsiniz.

Anibal GÜLEROĞLU      01 Nisan 2012 tarihli yazısı

‘KOYU KIRMIZI’ ÖFKE…






İnsan hayatta en çok ne ister? Şimdi çoğunuz, ‘Para, mal-mülk, sağlık vs.’ diyeceksiniz. Bunlar elbette istenen ve olması gereken şeyler. Ama tümünün dışında, en çok arzu edilen olgu; ‘Adam yerine konmak’tır! Zengini de, fakiri de toplum içinde varlık gösterebilmeyi; sözüne itibar edilmesini her şeyin üstünde tutar. Hoş, zaten zenginlik, edinilmeye çalışılan statüler, isimlerin önüne getirilen etiketler de ‘Adam’ sayılmak için peşinden koşulan araçlar değil midir? Açıkça dile getirilmese bile herkes dikkate alınmayı bekler. Varlığın görmezden gelinmesiyse, yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. İşte ‘Koyu Kırmızı’ izleyicisine karşı takınılan tavır da bu nitelikte!
Defalarca yazmamıza, izleyicinin yoğun tepki ve talebine karşın elde var sıfır. Kimilerine göre kopartılan bir yaygara, kimilerine göreyse ‘Koyu Kırmızı’yı sürdürmek angarya…‘Adam yerine konmamaya’ gösterilen tepkiler, satırlarda özelleşip youtube paylaşımlı videolarla genele yayılınca, istedik ki son bir omuz verelim bu akıllı uslu yapıma. Bakınız, Derya Hanım isimli okurumuz, gerek kanalın gerekse yapımcı şirketin ilgisizliği karşısındaki duygularını ve dizi takipçilerinin ses duyurma çabasını nasıl dile getirmiş…
‘Sayın Anibal Hanım,

Hazırladığım bir kısa tanıtım videosu var. Sizinle paylaşmak istedim. Bir de son yazınıza değinmemek olmaz. Okuduğumda inanılmaz bir sinir boşaldı sanki bedenimden. Dile dökemediğim içimde kalan ne var ise yazmışsınız. Yüreğinize sağlık. Hala net bir cevap yok ne yazık ki ne kanaldan ne yapımcıdan. ‘Koyu Kırmızı’nın 13. bölümde final yapacağı ile ilgili ortada dolanan haberler var ama resmi bir açıklama olmayınca insanın pek inanası gelmiyor. Çok üzülüyorum dizimize. Hepimiz çok üzülüyoruz. Haftalarca verdiğimiz çabalar belki boşa gidiyor olabilir ama ben hiç pişman değilim.’

Bir başka ‘Koyu Kırmızı’tutkunu Aylin Hanım ise dizinin mevcut saatinin 9 Nisan’dan itibaren ‘Behzat Ç’ye verilmesinden ve ‘Muhteşem Yüzyıl’ gibi yapımların fragmanlarının günlerce önceden döndürülmesine karşın ‘Koyu Kırmızı’nın duyurusunun tek bir kez bile yapılmamasından şikâyetçi. İşte, bu çifte standarda karşı hissedilen öfkeyi yansıtan satırlar…
‘Bizlerle Alay mı ediliyor? Hayır, bilelim eğer böyleyse. Sizleri muhatap alıp derdimizi dileklerimizi paylaşıyoruz; her ne kadar akıntıya kürek çekiyor isek de...

Bir fragmanını görürüz belki diye, bekliyoruz… Emeğe saygılı da olsam, izlenmesi işkenceye dönüşen BÇS dizisini bile izleyen bizler karşılık olarak görüyoruz ki, taa Çarşamba gününüzün pek kıymetlisi MY’nin fragmanı verilirken ‘Koyu Kırmızı’mızın adı bile geçmiyor. Günü ve saati BÇS’ye veriliyor 9 Nisan’dan itibaren!

Şaka mı yapıyorsunuz? Yoksa -Siz çatlayın, patlayın biz bildiğimizi okuruz- diyip,‘Koyu Kırmızı’ sevenlerine huzur vermeyeceğiz andı mı içtiniz. Gerçekten onu bunu bilmem tövbe sizin gibi despot bir kanal yönetimi ve yapımcı firma görmedim ben. Körler sağırlar birbirinizi bulmuşsunuz. Diğer dizilerinize yaptığınız taklaların, bırakın takla atmayı düzgün bir yayın politikası saptasaydınız dizimize her şey bambaşka olurdu… Ki, her baltalanmaya rağmen seyircisi, seveni artarak çoğalıyor. Ama gören ne gözünüz, ne gönlünüz var! Bari sadece saatimiz değişsin; bu dizinin günü ‘Pazartesi’dir. Biz her günü pazartesi olsun diye geçirir olduk. Pazartesi sendromunu yok eden, ‘Ezber bozan’dizimizi artık RAHAT BIRAKIN! KOYU KIRMIZI DİZİMİZE DOKUNMAYIN! BENCE, BUNCA SEVENİNİN AHINI DA ALMAYIN!

Bugün sözün çoğunu okura bıraktım. ‘Adam yerine konmak’ isteğinin dışında hiçbir amaç gütmeyen tepkiler bu iki örnekle sınırlı değil! ‘Koyu Kırmızı’ sevgisi ve isteği, sınırlarımızı aşıp Amerika’ya kadar ulaşmış durumda. Oradan da dizinin kaldırılmaması için istekler var!
İzleyici cephesi bu denli çaba harcarken asıl önemlisi, ‘Koyu Kırmızı’ başta olmak üzere, harcanmaya meyilli tüm yapımların ekiplerinin de bu doğrultuda emeklerine sahip çıkmaları! Bir kanalın, yayın politikası nedeniyle ötelediği ve başarısızlığa mahkûm ettiği dizi pekâlâ farklı kuruluşta kendini yükseltebilir. Show TV’nin gözden çıkarttığı ‘Lale Devri’bunu çok güzel başardı. Konusu ve oyuncularıyla göz dolduran ‘Koyu Kırmız’ için neden imkânsız olsun? Yeter ki kadrosu, bir cevabı çok gören yapımcıya karşı, bu gerçeği savunabilsin! Aksi takdirde, daha pek çok aklı başında çalışma ‘kanal-yapımcı-reklam’şeytan üçgeninde harcanır gider. Ekran başındakiler de ‘erkek’ kapışmaya çalışan kadınların suni görüntüleriyle mayışır; ‘kara’ hayatlardaki haykırışların dikte ettikleriyle afyonlanır durur. Karşı çıkanlarsa görmezden gelinip ‘Adam’ yerine konmaz. Kulluk düzeninin eseri ‘Merkezi yönetim’ oratoryosuna alkışlarla…

Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com

bağlantı sayfası koyu kırmızı öfke  buradan yayınlanan makaleyide görebilirsiniz.


Kendisine 06.04.2012 tarihli gönderdiğim mail'i yayınlıyorum,

sizin yazılarınızı ilk defa okuyorum oda koyu kırmızı fanatiği olduğum için size denk geldim meğer bu konudada çok yardımcı oluyormuşsunuz, insanlara eksik aktarılan bazı bilgiler bunlarla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istedim özelliklede koyu kırmızının bize kattıkları ve sbt rezilliğini umarım yazımı beğenir yayınlamak isterseniz, aksi bile olsa zaman ayırıp okuduğunuz için şimdiden çok teşekkür eder, çalışmalarınızın devamını dilerim.



Medya'nın toplumu yönlendiren bir araç olduğuna inanarak;
    Yıl 1993 bir Süper Baba girdi hyatımıza ( Şevket Altuğ, Sümer Tilmaç, Jülide Kural, Şevval Sam ) sıcacık bir aile dizisi, bizden bir dizi ( hatta hala bu dizinin bazı bölümlerinin Atv'deki  arşiv bölümlerinde yanması beni çok üzmüştür. )çünkü ayakta kalabilmiş, unutulmayan ender türk dizilerindendir.Hala bu tatları ararız toplumca çünkü özümüzde bu vardır.
    Yıl 1998 gönlümüze İkinci Bahar düştü ( Türkan Şoray, Şener Şen ve Samatya meydanı ) bugün bir çok oyuncunun parlamasına sebep olan dizidir. Gerçektir, yapmacık senaryo değildir. Bizden hikayelerdir, bu yüzden oyuncular rollerinde, duyguyu bizlere en üst noktada yaşatmıştır. Nurgül Yeşilçay, Ozan Güven gb. starlar otaya çıkarmıştır. ( Asmalı Konak Nurgül Yeşilçay örneği gb. )
    Yıl 2008 Canım Ailem bizden olan bir dizi, aile olmayı birbirimize kenetlenmeyi hatırlatan bir dizi.
    Yıl 2012 Koyu Kırmızı başladığı gün itibariyle izleyiciye kan vermeyi hatırlatan,Böbrek yetmezliğinin ne menem bir şey olduğunu, hastalığın hangi boyutlarda daha çok şiddetlendiğini, organ bağışının önemini, organ mafyasının Türkiyede nasıl çalışmaya çabaladığını ve aşkın naif şimdiki zamanda lduğu gibi gençlerin ağzında birbirlerine seni seviyorum,aşkım aşkım aşkım gibi birisinden diğerine oradan bir başkasına söylenen bir söz olmadığını aşkın sadece bakışlarla bile gözlerde anlatılabileceğini,yada direkt yatakta son bulmak yerine duyguların daha çok hatırlanacağı elini tutarak yada sarılarak uyumayıda hatırlatan, Abi kardeşliği, dostluğu; sevgi açlığını, sevdiklerimizi satmak yerine onları korumamız gerektiğini hatırlatan bir diziyi nedendir ki yaklaşık 72.752.325 kişinin yaşadığı bir ülkede yeterli reyting yok diye bitiriyorlar. Buraya dikkat edin ( yeterli izleyen yok demektir. )
    Peki izleyenler kimdir?    
    Sbt analiz Türkiye'de 12 bölgeden seçilen 15 ildeki nüfustan tesadüf'ü seçilen 2684 Ailede'ki sosyo ekonomik durumları nedir, görüş ve bakış açıları nelerdir, tanımadığımız bilmediğimiz insanlar bizim hangi diziyi izlemekte olacağımıza karar verebiliyorlar,ne kdar demokratik bir toplum değil mi ? 
    Birde bu ailelere ulaşan kanal sahiplerinin ailelere para yedirdiği tartışması var.  ( başka analiz şirketleri tabi bahsettiğim ) yani bir diziyi severseniz 2684 ailenin o diziyi izlemesi için dua etmeniz gerekiyor. Aksi halde onların zevklerine uygun değilse dizi reyting azizliğine uğruyor.
    Peki o halde 2684 aile her ailede 3 kişi varsa 8052 kişi eder.   72.752.325 - 8052 = 72.744.273 kişi bu 8052 kişinin zavkine göre izlemek zorundalar,ne dadar demokratik bir ortam bu yüzden günümüz dizilerinin % 50 'sinin ahlak seviyesi ortada kimin eli kimin cebinde belli değil. Siz siz olun dizi anlaşmalarını 3 yada 13 bölüm olarak anlaşma yaparlar, en iyisimi 14.bölümden sonra dizileri izlemeye başayın aksi takdirde Koyu Kırmızı dizisi gibi bize unuttuğumuz bir şeyleri hatırlatmaya çalışan dizileri hep kaybedicez.
   Peki bu 72.744.273 kişi   siz, ben,  bunları okucaklar insanlar  dahil içinde koyu kırmızı gibi o kalkacak dizileri izlemek isteyenler ne olucak. Susup oturacaklarmı ?

Murat Sarı  


07.04.2012 TARİHİNDE CEVAP 
Sayın Murat Sarı,
Yarın milliyet.com.tr deki köşeme koyacağım yazı zaten bu konu üstüneydi. Sizin satırlarınızdan da bölümleri araya ilave ettim. İlginiz için teşekkürler. Haksızlıklardan uzak gönlünüzce bir yaşam dileyeceğim ama hayalcilik olacak... Sevgiyle kalın.
İyi çalışmalar
Anibal Güleroğlu


Hertürlü desteğe ihtiyacımız var lütfen http://www.koyukirmizimadokunma.com/
adresinden bize destek verin. 

Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https:// twitter.com/muratsari8084
07.04.2012 Cumartesi 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder